Gallery

Avrupa Parlamentosu’nda Türk Kahvesi Brifingleri: Konuk konuşmacı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

970481_10151437803812843_1957915573_n

Avrupa Parlamentosu’nda Türk Kahvesi Brifingleri, Konuk konuşmacı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa Parlamentosu Milletvekili ALDE Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili, EPP grubu Milletvekili, Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin Dostları Grubu Başkanı A. Peterle’nin sunuşu ve kapanış yorumları ile gerçekleşti. Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilen çeşitli grupların temsilcileri ve milletvekillerinin katılımıyla gerçekleşen Türk Kahvesi Brifingi’nde katılımcılara Türk Kahvesi ve Türk Lokumu ikram edildi. Konuklar ve AP Milletvekilleri Peterle ve Lambsdorff Türk Kahvesi Brifingleri’nin çok yaratıcı bir girişim olduğunu söyleyerek tebrik ettiler.

1016085_10151499733487843_497688356_n

Toplantıda şu konular değerlendirildi:

– Avrupa Birliği süreci ve demokratikleşme
– Temel hak ve özgürlükler
– Anayasa çalışmaları
– Kürt sorununun çözümü
– Suriye krizi
– Türkiye’de siyasi uzlaşı

Chatham House kuralının uygulandığı açık görüş alışverişi sonunda AP Milletvekili Lambsdorff’un kapanış konuşması ile toplantı sona erdi.

CHP Genel Başkanı Sn Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından notlar:

  • Avrupa bugün bir yol ayrımındadır: Ya tarihin akışı içinde sürüklenecek ya da o akışı yönlendirecek bir noktadadır. Ve bu noktada biz siyasetçilerin sorumluluğu büyüktür. Avrupa’yı ilham veren, ilerleme, refah, istikrar ve adalet üreten bir projeye dönüştürmek görevi bizlere düşmektedir.
  • Hızla değişen ve küreselleşen dünyada, çağımızın sorunları da giderek çeşitleniyor ve karmaşıklaşıyor. Bugün, geri kalmış ülkelerin bir kısmı ekonomik kalkınmanın meyveleriyle tanışsalar da yüz milyonlarca insan hala derin bir eşitsizlik, yoksulluk ve sefalet sarmalında yaşıyor. 21. Yüzyılda uygarlığın ilerlemesini sağlayan internet, sosyal medya, mobil teknolojiler, nano-teknolojiler ve yeşil enerji arayışları aynı zamanda yeni bir tüketim toplumu yaratıyor. Küreselleşme, yeni fırsatlar yarattığı kadar, karmaşık sorunları da beraberinde getiriyor. Kuzey ve güney yarımküreler arasındaki eşitsiz ilişkiler hüküm sürmeye devam ediyor. Hala açlık, yoksulluk, diktatörlükler, adaletsizlikler, iç savaşlar, çocuklara, kadınlara, sivil insanlara karşı şiddet ve giderek bozulan ekolojik dengelerin neden olduğu sorunlarla mücadele ediyoruz.
  • İşte bu gelişmeler ve sorunlar karşısında insanlığın daha etkin, daha yaratıcı ve daha adaletli bir Avrupa’ya ihtiyacı var. Demokrasi, insan onuru ve sosyal adalet zemininde, evrensel değerlerin beşiği Avrupa dünyada ilerlemenin itici gücü olagelmiştir. Türkiye’de biz bu gerçeği çok boyutlu bir deneyim sürecinde hissediyor ve yaşıyoruz.
  • Bu yıl Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle tesis ettiği ortaklık rejiminin 50. yıldönümü. Unutmayalım ki, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri tam üyelik hedefini aşan bir ilişkidir. Tarihimiz ve kaderimiz Avrupa’yla yüzyıllar boyunca hep ortak olmuştur. Birliğe tam üye olmuş bir Türkiye küresel rekabet ortamında ve uygarlık yarışında Avrupa’yı her açıdan çok güçlendirecek, tüm insanlık için katma değer yaratacaktır. Türkiye’nin tam üyeliği Avrupa’nın sosyal ve ekonomik gücünü, jeo-stratejik açılımlarını ve en önemlisi sahiplendiği evrensel değer ve normların cazibe ve etkisini artıracaktır.
  • İşte Türkiye’nin sosyal demokrat ve ilerici siyasi dinamiği olan CHP, bu perspektife inanıyor. 1963 yılında iktidarda olan CHP, o zaman, ileride siyasi birliğe dönüşecek bir barış ve demokrasi projesi olarak Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılım sürecini başlatmış ve her zaman desteklemiştir.
  • AB’nin son yıllarda izlediği politikalar maalesef Türkiye’nin Avrupa değer ve standartlarına yönelmesinde etkili olmadı. Ülkeyi yöneten muhafazakâr AKP hükümeti ise giderek daha görünür bir şekilde içindeki anti-demokrat kültürü icraata dönüştürdü ve ülke geneline yaydı. Bu arada da, başta Brüksel olmak üzere Avrupa içinde bir çok resmi ve gayrı-resmi kanaldan AKP hükümeti ve destekçisi siyasi gruplar yoğun bir dezenformasyon kampanyası yürüttüler. AKP kendisini “Türkiye’de demokrat bir güç”, biz muhalefeti de sanki “militarist, reformların karşısında bir parti” olarak yanıltıcı bir şekilde tanımlama çabası içinde oldu. Ne yazık ki bu dezenformasyon kampanyası bazı çevrelerde etkili oldu. Sevgili dostlar, Bilgi çağında yaşıyoruz. CHP’nin tüm söylemleri, tutumu, mecliste verdiği oylar ve önerdiği bütün politikalar kayıt altındadır. CHP, demokrasiyi Türkiye’de gerçek anlamda özümsemiş ve savunan tek siyasi akımdır.
  • Bugün geldiğimiz noktada şu soru önem kazanıyor: “Biz Avrupalı ilerici siyasi hareketler Türkiye’yi nasıl kapsamlı bir demokratik reform ve insani kalkınmışlık atılımına teşvik edebiliriz?”
  • Durum ortada. AB Komisyonu’nun son Türkiye ilerleme raporu ve sizin Avrupa Parlamentosu raporunuz son derece açık. PES’in de açıkladığı gibi, AKP hükümeti Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırıp, çağımızın dışına sürüklüyor. Demokrasinin en çok gerilediği alanların listesi ürpertici: yurttaşların özgürlükleri, kadın hakları, yargının bağımsızlığı, medya özgürlüğü, ceza infaz kanunu, internet özgürlüğü, hukuk devleti…
  • Şimdi de AKP’nin dezenformasyonu Kürt sorunu konusunda devam ediyor. Sanki “kendileri çözüm istiyor, biz karşıymışız” gibi bir hava yayılmaya çalışılıyor. Medya özgürlüğünün olmadığı, otosansürün yaygınlaştığı ve hükümeti eleştiren gazetecilerin işlerine son verildiği bir Türkiye’de böylesine büyük bir yalanı yaymak çok da zor değil.
  • Türkiye’de çoğu kez açıkladığım CHP’nin Kürt sorununa yönelik tutumunu sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum:
  1. Kürt sorununa yönelik resmi olarak açıklanmış ve somut demokratik çözümler öneren raporu olan tek parti CHP’dir. Etnik ayrımcılık ve ırkçılık büyük bir suçtur. Kürtçenin öğreniminden kültürel haklara ve sınırsız bir özgürlük ortamına uzanan geniş bir yelpazede somut politikalar öneriyoruz. Bu konuda temel referansımız açıktır: AB’nin Kopenhag siyasi kriterleri.
  2. CHP, Kürt sorununda bulunacak çözümün, özgürlükçü ve parlamenter rejimi güçlendiren yeni bir anayasayla kalıcı ve sürdürülebilir hale geleceğine çözüleceğine inanıyor. AKP ise otoriter, anti-demokratik ve sınırsız güce sahip bir Başkanlık sisteminin pazarlığı içinde…
  3. Kürt meselesinin çözümü için atılan bütün samimi adımlara destek oluruz. Fakat AKP ısrarla ve açıkça bu konuda CHP ile bilgi paylaşmaktan ve konuyu parlamentoya getirmekten kaçıyor.
  4. Çok önemli bir husus: AKP, tam bir hukuksuzluk ve gizlilik içinde AB ve ABD’nin terör örgütü ilan ettiği PKK’yla pazarlıklar yapıyor. CHP ise her koşulda yasaların uygulanması ve hukuk devleti ilkelerine uyularak meşruiyet sınırları içinde kalınmasını istiyor.
  5. AB raporlarında da vurgulanan mevcut baskıcı, anti-demokratik, medya ve toplum üzerinde tahakküm yaratan bir ortamda, kalıcı bir toplumsal barış ve uzlaşma sağlamak olanaksızdır.
  6. CHP tabanının yüzde yüzünün demokratik bir anayasa ve Kürt sorunu başta olmak üzere her alanda güçlü bir toplumsal uzlaşma ve barıştan yana olduğu gerçeğidir.
  • CHP, parti olarak birçok baskıya maruz kalıyor. Medya üzerindeki baskılar toplumla iletişimimizi kısıtlıyor. İki milletvekilimiz beş yıldır tutuklu. Haklarında bir hüküm yok. Evrensel hukukun tüm kuralları ihlal ediliyor. Hapishanede, izole edildikleri küçük bir hücrede yaşamlarını söndürüyorlar. Onlar gibi binlerce masum insan var. AKP Türkiye’de tam anlamı ile bir cadı kazanı kaynatıyor. “McCarthyism” yapıyor. Özgürlükçü insanlarımız korku içinde.
  • AKP’nin kırık demokrasi karnesine ek olarak, Birleşmiş Milletler Yıllık İnsani Kalkınma Endeksi de AKP iktidarının başarısızlıklarını somut ve bilimsel olarak gözler önüne seriyor.
  • Türkiye bu sorunları aşacak toplumsal olgunluk ve demokratik birikime sahiptir. Son yıllarda AB’nin de kendi içinde yaşadığı ekonomik yönetim zafiyetleri, işsizlik, yabancı düşmanlığı ve aşırı uçlardaki siyasi hareketlerin yükselişi maalesef Türkiye’yi de olumsuz etkiledi. Hepimizi aynı gemideyiz; daha güçlü bir demokratik gelecek, sürdürülebilir sosyal kalkınma ve adaletli bir toplum ufkuna odaklıyız.
  • 21. yüzyılda uluslararası ortam hızla şekilleniyor. Bir tarafta Suriye, Irak, Mali, Filistin ve Afganistan gibi sivil halkların yaşamını yıkan sorunlar devam ediyor. Diğer tarafta ise özellikle Batı dünyası içinde önemli ekonomik yapılanmalar başlıyor. ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ortaklık, AB’nin Japonya ile serbest ticaret görüşmeleri ve ABD liderliğinde başlayan Trans Pasifik Ortaklık görüşmeleri uluslararası ticaret ve yatırım ortamına yeni ortak standartlar getirebilir. Bu kapsama sadece gümrük tarifeleri değil aynı zamanda tüketici hakları, sosyal düzenlemeler ve çevre kuralları da dâhil olmalı. Batı dünyasının giriştiği bu yeni ekonomik yapılanmaları eşitlikçi bir anlayışla dünya halklarının refahına hizmet edecek fırsatlara dönüştürmek elimizde. Bu anlayışla, AB ile ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’na AB ile gümrük birliği içindeki Türkiye’nin dâhil olmasını savunuyoruz.
  • Biz Türkiye’de CHP olarak iktidara adayız. Ülkemizi tüm alanlarda Avrupa’nın geleceğine olumlu katkıda bulunan bir ülke yapacağız. Her bir alanda somut politika önerilerimiz ve eylem planlarımız var. Türkiye, CHP iktidarında, bölgesinde savaş politikalarının değil demokrasi ve sosyal kalkınmanın temsilcisi, barışın koruyucusu olacak.
  • Avrupa Birliği bu yönde yapıcı bir rol oynayabilir. AB ile müzakere sürecinde Türkiye’yi daha fazla destekleyen, müzakere başlıklarının açılması için engeller çıkartmayan, AKP hükümetinin dezenformasyonuna itibar etmeden demokratik reformlar için etkili olan, Türk halkı ile iletişime öncelik veren ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, öğrencilerine, turistlerine, iş dünyası insanlarına, bilim ve sanat insanlarına mantık dışı seyahat vizesi uygulamasından vazgeçen bir AB’ye ihtiyacımız var.
  • Ve de en önemlisi siyasetçilerinin, kendi halklarına şu gerçeği söyleyeceği bir AB’ye: “Türkiye’nin demokrasisi ve toplumsal kalkınması Avrupa’nın geleceği için de önemlidir. Türkiye’nin AB üyeliği bu nedenle gereklidir”. Avrupa Parlamentosu’nda Türk Kahvesi Brifingleri toplantısında sizlerle düşünce ve mesajlarımı paylaşma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim,

Advertisement

Comments are closed.